Ali Sami Yen'de çılgınca tezahürat yapıp şampiyonluğu kutlayan Galatasaraylı taraftarlar o kadar mutlu, o kadar şendiler ki gerçekten görülmeye değerlerdi. Onlara bakarken aklıma Türkiye'de yıllarca önce bir şarkıyı meşhur eden Bulgarlar'ın güzel şarkıcısı Lili İvanova'nın sözleri geldi: "Sensiz saadet olur mu?'' Gerçekten de öyle. Dün statta, tüm Türkiye'de,
hatta dünyadaki bütün sarı-kırmızılı taraftarlar takımlarına bakıp "Sensiz saadet olur mu?'' şarkısını söyleyecek haldeydiler. Futbolun güzelliği de her sene şampiyonlukla bitip bir takımı mutlu etmesiydi. Galatasaray, herkesin çok önem verdiği OFTAŞ karşısında bir galibiyet ya da beraberlikle şampiyon olacaktı. Tabii buna Fenerbahçe'nin galip gelmesi de şarttı! Hatta o kadar ki Fenerbahçeliler 3 sene evvelki Denizli faciasının burada yaşanacağını da söylüyorlardı. Ama dikkat edin, bunu söyleyen Fenerbahçe, Trabzon'a yenildi. Galatasaray ile puan farkı 3'ken 6'ya çıkıverdi. Yani Fenerbahçe'nin hayalleri gerçek olmadı.
İki mutluluk birden!
Biraz maçı yazmak isterim... Yazarken de OFTAŞ'a sitem de etmek isterim. Nedeni de şu: Ankara takımı her zaman çok beğendiğim, iyi futbol oynayan, güzel bir takım. Ama dünkü maçta nedendir bilinmez, özellikle 2-0 olduktan sonra futbolu çok şertleştirdi, fazla tekme attı... Neden bunu yaptı bilemem. OFTAŞ'lılar 4-3-3 sistemiyle sahaya dizildiler. Yani üç forvetle ne olursa olsun Galatasaray'ı yenmek istiyorlardı. O kadar kesin kararlıydılar ki maç başlar başlamaz prese gittiler. Ama gelgelelim, Galatasaray oyunda önce rakibin mücadelesini bozdu, sonra da iki Hakan'ın yani Şükür ve Balta'nın iki golüyle 2-0 yapıverdi. İki golde iki kahraman vardı. Biri topu takip edip yaptığı ortayla Hakan'a gol attıran Arda, diğeri yıllardır görmediğim müthiş bir şutla hem de sağ ayağıyla 2-0 yapan Hakan Balta'ydı. Galatasaraylılar için dün iki mutlu olayın geçtiği gündü. Bir tanesi Galatasaray'ın şampiyonluğu, diğeri ise ezeli rakipleri Fenerbahçe'nin Trabzon'daki mağlubiyeti.